17 Nisan 2008 Perşembe

order or empty noise

Bir bel agrısı kondu omuriliğimin son bugumune. Nese ki hala nefes alabiliyorum , kesintisiz ve özveririsiz. Falan da filan da işim yok , hersey sizin icin. Arz oluyorum burda , sizlerse yersiz bir talep. Makaraçı bir mizacınız var. Ayna ile sevişen tipleriz hepimiz. Bir egodur gider , nereye gittiğini kendi güder... Böle mevzular icinden sesleniyorum size ey okur , ey ego!
! 1 1 !
Girişe gel , gel ulan. Simdi bir insan yaratıyorum hayali mi hayali , adı Harun.

Harun senin .mına koyim. Harun girişe niye gelmiyorsun harun?!. Harun sen kocaman bir ipnesin. 3 dediğim zaman hep 1'i gösterirsin. Sen varya sen ahsın vahsın. Sana acımak istiyorum Harun! Harun anana bacına küfür etmek istiyorum hatta küfürleri reale dönüştürmek icin icim icimi yiyor. Dillenmek istiyorum Harun! Neden sindirmeye calısırsın beni ha söle ulan gavat. Nese harun seninle işim biticek, elbet biticek , sonunda bende biticem. Harun neden kacıyorsun benden. Dingil Harun , Mal Harun! Sana neden sövdümü bilmiyorum Harun , aslında seni tanıdımıda sanmıyorum. Bazen diyorum ki bu Harun cok silik bi kişilik. Öyle misin lan Harun?

Harun seni seviyorum. Yoktan vareder , siker cogaltırım Harun seni. Böyle bi değişik seviyorum seni.
Nese Harun , seninde beni sevmeni istiyorum. Şikayet etme sadece sev istiyorum. Biliyorum cok sey istiyorum fakat saygı var Harun arada saygı! Tutun ona gel bana.
Yoksun olum sen! O kadar sövdüm bi sesini cıkarmadın!
Demek yoksun he Harun?
Peki!

10 Nisan 2008 Perşembe

iki Limon ve bir tanrıça!

leyleklerin salyangozla seviştiği bir adada yaşıyorum. bazen sembollere takılsam da , bi sıcaklık beni bu uykudan uyandırıyor , sonrası bembeyaz bir martı oluveriyorum . her kanat cırpısımdaki yansıma sanki onun adını cagrıştırıyor. belki kabalıktan kaçmak icin ucmamayı yegleyip , rüzgarın sesinde adını duymaya calısıyorum. Kanatlarımdan akıp giden her hava kabarcıgının bana verdiği haz annemin rahminden cıkarken attığın gülücük kadar saf ve hayat dolu. Belki sonunu bilmediğim veya önceden tasarlanmış bir hayatın gölgesinde 2 limonuz. Sarının parlaklığı her görenin gözünü alıyor ve kokusu cok uzaklardan hissedilebiliyor. Gündoğumun zerafeti hersabah sol tarafıma baktığımda benim icin bir kez daha ışıldırıyor. Belki semboller belki de limonun ta kendisi... Bilinenden uzak olmaya calısılmadığı kesin. Saflık ve bilgelik sarmış odanın heryerini. Kırmızını bile irili ufaklı hologramlar oluşturduğu odada saflığı kırmamak icin narin haraketlerde bulunmamız belki de kafamızdaki tabletlerde yazıyor. Hatta adına kader denileceğide her göz göze gelişte tekrar tekrar yineleniyor. Bir mühür zaten kulağıma fısıldanan her zevk ünlemi! Hırçınlık bi yerde bitiyor yerini Ademin Elmasının simetrisine bırakıyor. Elmayı tatmasak bile cok yakınımızda bir yerde olduğunu hissediyoruz her defasında.Manidarız bunun icin ve bize bunu lutfeden birilerinin olduğu bilmek bi ayrıcalık... Doğa veya semboller! Herşeyden öte 2 Limonuz biz! Özenle yetiştirilmiş 2 Limon!

6 Nisan 2008 Pazar

düzen

mavi
beyaz
sarı
toz
mor
siyah
kırmızı

karışık

genç ve silueti


sakinmi sakin , hanimi hani bir düzinenin icersindeyim. 12 kişiden en uzunları da benim. öyle dikkat cekiyorum ki , sinop feneri...


dım dım dım

adımlarım boyumu gecti , 2 fersah bir adım. 300 adım burdan düzce.


bi titreme ki sahipsiz. bi bardak portakal suyu , iyi gelir temizler cigerleri.


bzzZZzzzzzZz buz!


bitti* şöylesi böylesi

ayı ne kadar kirliyse , armutta o kadar
uzaktır.

dedem cok ehl-i keyf adamdır. yaratırdı , satardı , sonra kendi capında mis gibi yerdi. yarattıgını keyfe bu kadar demli veren adam tanımadım. kendisi cok sevdiğim ve örnek aldığım bir insandır velakin.

sonra sonra anladım buzdolabının 2 farklı kişilik beslediğini. soğugunda sıcağı varmış ya pes!

insan evladı doyumsuz , o kadar ki ayının ulaşamadığı armutu alıyor mis gibide yiyor afiyetle.

hafiflemek sıcmaya endekslemiş bazı kurumlarda. benide sıcarken gözetleyin , bak gör nasıl havaya karışıyorum.

hava bile bazen buram buram ben kokar.

check spellingmiş , peh! yanlışımı suratıma vurmayın ulan

"ben nerde yanlış yaptım .. nerede nerede nerede?" demiş bilmen neyin sanatcısı

bazı sanatcılar orama burama hitap etmiyor değil. anneler neler doğuruyor demeden gecemicem. kutlarım hitabı iyi bilen anneleri.

futbolun artistik spor başlığı altında incelendiği bir ülkede yaşıyoruz.velhasıl ahmet cakar bizi buz patenine getir ranaları atmak istiyorum densizce.

nereye gideyim , 3 tarafım deniz. tek yön orta asya!bari at sırtında gidelim de davamızdan şaşmayalım.

aslan , kaplan diye hitap edene saygım yoktur. son okudukları kitap la fonteine'in fabllarıdır bu heriflerin. sakının.

ben bittim dememek icin duracel kullanın.özetle doğanın ve sporcunun yanındadır duracel. hatta abartıp turkcel ile tüm türkiyeyi etkisi altına almışlardır bunlar. türkiyeyi baştan sona koşmak istersen duraceli tek gecerim!

ben bittim de. hatta bende bittini varsayıp , bitiyim bitiriyim. bitti*

bu amcalar falan cok not bıraktılar vakti zamanında

sırf okumayın diye yapıyorum. meşafetli yazılar yazmak hiç hoşuma gitmiyor.

el bebek gül bebek , elektrik!

rengarenk

boğazlı kazak

kırmızı sandalye

kare papazı

sinek kızı

ünlenmek

uyuşmak

buzdan bi kutu

trabzonspor

başkan

sandık içi

fındık fıstık bu hayat!

alayına gider , gitmeden gider


such a difficult question that i should answer.
which animal?

sanki zorundalıkmış gibi. peh pes. dokunacak başka birşey yokmuş gibi ruhumdan baska.bide göbek deliğim. ezelinden beri bi gıdık alma söz konusu , hani biz bizeyken hani sen senleyken, ben yanında olduğum ama beni farketmediğin anlarda ansızın farkındalık yaratmak icin sana attığım ırkcı laflar gibi.. ehem ühüm.
yalan mı? yalansa ben ne kadar yalanım? işin icinden beni bırak başkan bile cıkamaz. hitabedir kendisi , cok kılastır kendisi (başkan)! nese ki ondan da kactık. diz dize durduk o an , göbek deliğim geldi aklına. bi dokinim bakim yerinde mi demiş olucaksın ki bi haraketle tepe taklak oldum. amuda kalkma ihtiyacı bile duydum. göz göze degilde , göz göte dururduk. farkındalık ya işte. nese ki kacmak istemedim. bi haraket bekledim kendimden ama o zaten mantalitemden bile güçsüzdü. böle bir an durdukta nefes aldık yoksa ne ben ölebilirdim , ne sen durmayı düşünürdüm.
belki durmanı sağlarım diye ölmedim zaten. ölsem olayın dramatikliğinde sen bile deve olabilirdin. yeni bi ayakkabı almanın vakti geldi belkide ya da bi midilli. binerim sırtına vururum ayakkabı bacıklarını sırtına göbek deliğine. işlevse işlev , ayakkabı bu kır toplu deriden kırbaç değil ki.
hadi kapat ışıkları.
yoksa ölmek zorunda kalıcam.
fade out...
istek mi zorunluluk mu ne ben bilirim ne de anın farkındalığı.
herşeyden öte şu yazdıklarım tam anlamıyla uçurum. o kadar ki ben bile korkuyorum düşmekten. okuyanın vay haline. biri cıkıpta "evraka" derse o an canlanıcam. yırtıcam yorganı. belkide ampulu patlatırım. sıyrılması gereken bir tshirt var zaten.


bırakmalı mum yakmayı.. biri dedi biri söyledi , dedi ki "hadi 2 kuble birşeyler söyle , söylemessen sen ipnesin ben köstek" ne kadar doru demiş , ne kadar arzulamış yaşamayı.

ne yazdımı görmeden yazıyorum