24 Şubat 2009 Salı

Lahmacunizm


Lahmacunist Kardeşim Zalım Apo bugün benden bir istekte bulundu. Dedi ki ; "Abi bu lahmanucizmi insanlara tanıtalım." Eh ne diyeyim , tanıtalım Apocan.

Başlıktada belirttiğim gibi aslında anlatmak istediğim silsile ile sikindirik bir felsefe etrafında kurulmuş bu hezeyanı kimilerine göre ideolojiyi (Apo n' me) açıklamakla yükümlüyüm an itibariyle. Aslına yemek yemenin , et (inek ve kuzu hatta zebra) sevmenin bir yükümlülüğüydü bu. Kaçınılmaz bir sonun başlangıcıydı , amansız savaşlara anlam yükleyen bir mevzuydu. O noktada baş başa verdiğim Apo kardeşim ile oturup etraflıca muhabbet ederken -genelde etten ve aponun efsane bir aşçı olduğundan konuşuruz- atıverdik ortaya Lahmacunizmi. Bir sigara yaktıktan sonra başlıyorum yoldaşlarım sizlere mevzuyu anlatmaya.
Yaktım , başlıyorum.

İlk olarak Dünyanın en büyük Lahmacunundan yola çıkıyorum. O lahmacun ki , Erzurumun yemyemyeşil otlaklarında otlayan besili mi besili ineklerinden yapılan bu lahmacun her görende efsane bir açlık uyandırıp , insanların yemede yanında yat keseçeği tetikler. Sonra sonra yemeyipte yanında yatan insanların dünyanın ne büyük Lahmacunu etrafında şehirleşerek Efsane şehir "Diyarbakır"ın kurulmasını sağlar ve hikayemiz böyle başlar.

Diyarbakırdan kopup gelen Apo kardeşimin gönlünde yatan bu lahmacun aşkı ile ben denizin bi mükabele açlığı birleşince Lahmacunizm doğar. Öyle ki , Lahmacunun yetiştirdiği bir nesil olan bizler , lahmacuna körü körüne bağlı olup gerekirse uğrunda ölen birer mücahite dönüşürüz. Hatta ve hatta 3. Dünya Savaşının Lahmacun üzerine kurulaçağını düşünüp , gittikçe azalan doğal kaynakların sonuçu yakıt olarak lahmacunun kullanıcağını varsayarız. Bu uğurda Apo Kardeşim ile "Lahmacun Kitle Silahları" geliştirmekle meşguluz bu aralarda. "Lahmacun47 , L3 , ApaçhiLahmacun Helikopterleri -ki pervane yerine Lahmacun koyup çok fena verim alıcaz- , Güdümlü Lahmacun Füzeleri vesayre.." silahların patentini almak için de sıra beklemekteyiz. Alnımız ak , lahmacunumuz bir! İhtiyaçımız olan kuvvet ise midemizde guruldayan Lahmacunda gizli!

Ey Lahmacunistler!
Sizler ki bu ulusun yegane ve engin açları! Gelin bir olalım , gelin dünyanın en büyük lahmacununu birlikte afiyetle yiyelim. Gelin ki gözümüz doysun!

Apo Kardeşim burdan sana seslenirim. İstikbalimiz Lahmacunda gizlidir bilirim. Lahmacununun fendi elbet herkesi yenicek birgün. O gün ki biz kral olucaz. Lahmacun Krallığını kurucaz! Yılmadan ve bıkmadan Lahmacunun izinde tek yürek!

3 Şubat 2009 Salı

herneyse , ben zaten andiro-it-im

Kaza kaza dibine inilicek kuyu bırakmadık şu dünyada. Sonra sonra stabil bi hayata kavuştum. Mutluyum. Nimetlerim var. Yararlanıcak envai çeşit askerlerim var. Durdurak bilmeden etrafımda akıp giden bir hayat var bana inat. Erişilmesi güç bir yaşam seçmek dediğin nedir ki?. Bırak aksın gitsin parmaklarının arasından , sen sadece hissetmeye çalış umarsızca sürtünmenin getirisini. Ya sonra ne olucak diye sor kendine tekrar tekrar. Olmadı bir yere çakıl kal , uzamaya çalış. Uzadıkça daha elastik ol. Daha da savrul sağa sola seni savuran rüzgarla. Elinden tutmasını bekle bir hazinenin. Değer biçilsin sana , o değere göre yaşa. Kimsenin seni satıl almasına izin verme , yegane kişiye ait olduğunu hisset ve bil. Endekslendiğin kişinin kölesi ol , onun da senin kölen olmasına dikkat et. Farklılık kat ama farklı olma. Kendin ol. Ona uy. Oyuna gel. Oyundan çıkma. Zaten bu bir oyun.

Demeye kalmadan , yapılabilicek şeylerin dolmasını izleyenler varmış. Dolar geçer , yeni şeyler yapılır. Olaya renk katılır. Kovalanır , bulunur. Kan kırmızı tekrar hissedilir. Olurken bunlar kazanılır hazine tekrar tekrar.

Aidiyet denen şey bu olsa gerek. Bıkmadan usanmadan hazinen peşinden koşmak...