30 Ağustos 2010 Pazartesi

Ayak Parmağı Sıkılan İnsanın Dramı (Lan!)

Lan çok sıkılıyorum , lan çok zormuş hayat , lan iki kere iki 2 buçuk çıkıyor , lan develer tellak falan değil bildiğin fil , lan Cocacola'nın içinde ayran var , lan Radiohead yeni albümünde Mor ve Ötesinden esinlenicekmiş , lan hani vapurlar falan derler ya yalan o hani memeler falan olucak o , lan 3. çoğul şahıslarmış ya onlar onlar yalanmış 4. akvaryumgilmiş aslında onlar , lan sapanla kedi vurmaya çalışan bakkalın çırağı komodoejderhası vurdu az önce, lan yalan habere inanmayın ama inanırsanız da tatlı olur , lan hayatımda içtiğim en tatlı şeyi unuttum , lan lan lan yazmaktan bıktım! LAN!

Bugünü dünyanın en sıkıcı günü ilan ediyorum. Paramparça olan uyku düzenimin bana sağladığı geceleri yaşama zorunluluğu şu dakikalar ters tepmiş vaziyette. Chilloutgil şeyler dinleye dinleye rahatlamayan tek ayak baş parmağım kaldı lan. Onunda yarısı uyuştu. Bağdaş kurucam şimdi , belki açılır. Açılması lazım çünkü o bana lazım. Onunla iyiyiz. Onunla sıkıfıkıyız. Aman ne hoş.Lafı aramızda kendisini kesip yemeyi düşünüyorum. Sevdiğim şeyleri yiyip bitirmek gibi bir huyum var evveliyatından kalan. Yok aslında burcumun üzerindeki yükselenin etkisiyle oluşan bir husus bu. Çabuk sıkılıyorum , çabuk sıkılınca acıkıyorum . Sonrası bilindik bir circle. Dön baba dön!

Evime mülteci bir anne kedi ve 5 adet yavrusu konakladı bu aralar. Mutfak tezgahımın altında minnoş minnoş takılıyorlar. Az önce gittim baktım , uyuyorlar lan! Uyumasınlar! Tilt oldum. Hem bedava konaklıyorlar , hem ev sahibi sıkılınca gelip yoldaş olmuyorlar. Sikerim böyle işi. Yavru kedilere göz diktim şimdi , açız mütemadiyen. Ayak parmağı ile yavru kedi arasında seçim yapmakta zor olucak. Olsun zoru da severim ben. Burcumun altındaki yatan Karadenizli çılgın çocuktan kalan şeyler bunlar. Ay neyse ayol. Ben çorbama bakıyım .

Bugünün Menüsü :
Ayak Parmağı Çorbası
Yavru Kedi Salatası
Cocacola Şişesi İçerisinde Yayık Ayran

Dııııt!

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Katil Lambağğ

Uzun süre ayrı kalkdıktan sonra buraya bir şeyler dökmek zor bir mesele haline dönüşüyor. Öyle ki etrafıma bakıyorum - bu genelde masanın üzeri oluyor - ne ile ilgili bir nane yazayım sıkıntısı paralelinde durup sonra sonra -ha siktir lan- diyorum. Sebebinide sizlerle paylaşmadan duramıyacağım sanırım.

Günlerden bir gün , fakültenin önünde Erdemle ders öncesi ağır muhabbete girmişiz. Ortam pek bi entel , çıldırmışız ki Orta Asya Türklerinin yaşam şekillerinin bilinç altımıza ne şekilde etki ettiğini falan tartışıyoruz. Ne ise , sonra sınıftan bir karı gelip Erdeme selam verme hususuyla aramıza oturuveriyor. Eh tanımam etmem kendilerini lakin pek bi malzemik karakter olduğu aşikar gibi görünen slowcore yaşayıp tiky geçinen bir birey. Oturma düzenimizin de ortama katmış olduğu ağır hava hususunda bankta aramıza aldığımız karının yanı başlarında laklak muhabbete devam ediyoruz. Kitaplardan alıntı falan da yapıyoruz hatta. Neyse şu kitapta şöyle diyordu bu kitapta şöyle diyordu şu yazar bu yazar giderken karı 2-3 dk duran sessizliğini -pardon yağğ- diyerek kesti. Herşey güzel hoş falan ilerlerken , Erdemle ikimizde sanki anlaşmış gibi birden susup karıya döndük ki bu karıda ayrı bi stres oluşturdu. Sonra karının söylediği ve kafamızı dandan siken pasajı yazıyorum.

"Yağğ Stephan King ile işte konuşmuşlar falan , şey demişler King'e yaağ kitap yazarken nelerden ilham alıyorsunuz kiğğ? İşteğğ Kingde şeyğ yapmış , şey masaya bakmış işteğğ orda bir tane lamba görmüş falağn işte. Sonra durup şeyğ demiş masanın üzerini göstererek. Lamba işteğğ , onunla ilgili yazabilirim mesela. KATİL LAMBA demişş"

Ha siktirler ki ha siktiri bir şok yaşadıktan sonra tamam abi hadi gidelim edasıyla sınıfa doğru koşar adam uzaklaşmış bulunup , acaba -bu karı ne anlatmak istedi ulan- ambalesi yaşayıp mutlak sessizliğe gömüldüm ders boyunca. Orta Asya Türklerinin sosyolajik yapısı vs. Katil Lamba ikilemi arasında ilinti kurabilen bir birey olmasından mütevellit alnından saygı ile öpmeyi istedim sonraları ama pek bi zayıf karakterli birey olduğumdan , bu eşsiz bireye 5 metre bile yaklaşamadım senelerce. Utanç duyuyorum.

Neyse her yazma sıkıntısı çektiğimde aklıma masa gelir , masadan bu hikaye gelir. Aklım durur , yazmaktan vazgeçerdim. Ama artık böyle bir şey olmayacak. Bir şeyler yazdığıma mı sevineyim içimi döküp bu lanetten kurtuluduğuma mı bilemedim vallahi. Neyse ben sigara ve leş kolamı içip , yaz okulu final dönemine odaklanıyım en iyisi.

ALLAHA EMANET OLUN!