26 Eylül 2012 Çarşamba

Düzceli Olmak

Düzce Merkez
81. güzide ilimiz , yaşadığı depremler ile Türkiye ile tanışan , İstanbul ile Ankara'nın tam ortasında bulunan ve iklimik olarak yeşiller ile bezendiğinden Yeşil Düzce olarak anılan mini mini bir kuş konmuştu kıvamındaki yaşama alanı olarak tanımlanabilir. Daha nice garip karakteristik özelliklere sahiptir bir bilseniz. (aslında bilmemeniz sizin için daha iyi , gerek yok yağni) 
                                                                  
Ne biliyim ; denizi kız , kızı deniz kokar demek isterdim ama ormanı fındık , kızı tütün kolonyası kokar. Belki fındık bahçelerinde aşk yapma eğilimi buradan gelir , o kadar popülerdir ki belki bir çoklarının temeli böyle bir tutku dolu organizasyonla atılmıştır. Tabi temel atma mevzusundan sonra ellerimizi göbeklerimizi falan tütün kolonyasıyla silerek ritüeli tamamlarız. Oh mis. 

Biraz ciddileşirsek...

72 millet , 72 farklı kafa ve 72 farklı mahalle. Her bir millet , her bir kafa ayrı bir mahallede yaşar. Mahellecilik hafif milliyetcilikle perçinlenmiştir ve "şşş , burası bizim mahalle moruk" edalarıyla asayiş mahallenin yengeç gençleri tarafından sürekli sağlanır. 
                                                                  
Ah söylemeden geçemiyeceğim sağ omuzdan sol omuza 30 derecelik bir açı mevcuttur yezit kardeşlerimde. Hafifte katılaşmıştır o kollar , esnemez pek ama sen gel onları mevzuda gör , et ve kandan bazuka! 

Düzce'nin kafası meşhurdur. Ama mecazi bir kafa değil , hakikaten kafası mevcuttur. O kafalar ki ne burunlar kırdı , ne alınlar yardı bir bilseniz. 

Efendim okuldan çok cami ve her caminin haklı bir kitlesi vardır. Son 10 senede ibadet edenlerin sayısı %300  , camide yer kapma kavgaları artmış ve Cuma namazlarında yola kadar taşan bazı cemaatin araba çarpması sonucu yaralandığı görülmüştür.

 Ak Parti'nin %75'lik bir destek aldığı , hemen peşinden %10'luk Saadet Partisi kesiminin bulunduğu ve geri kalanında diğer partiler tarafından ufak ufak doldurulduğu aşikardır. 4 kişiden 3'ünün yolu belliyken , kime oy verdin sorusu sorulduğunda kimsenin çoğunlukta yer almadığı yapılan bireysel anketlerle sabitlenmiştir. 

Çiftleşme çağına gelmiş erkeklerin sürekli skor peşinde koştuğu ve ortamlarda yaptıkları eylemleri ballandıra ballandıra anlattığı lakin ciddi bir ilişki yaşamak gereksimi duyduğunda (genellikle evlenmek ile eşdeğerdir) malum kızın geçmişi çok kötü falan filan diyerek kadınlara pis kaka muamelesi yaparak harıl harıl açılmamış paketten çikolata yemek için çabaladığı bilinen bir gerçektir.

Kadınların ise çiftleşme çağındaki erkeklerin malum emeli karşısında sosyolojik bir tranva içerisinde olduğu , yaşıyacağı en ufak bir seksüel mevzunun bütün erkekler tarafından bilineceği korkusuyla en doğal ihtiyaçlarını gideremeyip veya giderip ya ateşe ya tekrar ateşe balık gibi atlayıp bombalama pozisyonuna evrilerek ambale olması gayet normal karşılanır. 

Arkadaş gey herhalde. ahaha.
(Hal böyle olunca kadınlar ile birlikte olma hayali adı üzerinde hayal formunda güçünü korumaya devam eder. Çünki sokakta başka bir erkekle el ele dolaşmak bile kadının evlilik geleceğini mühim şekilde etkiler.)

Şorta , kısa don denir. Kısa don giyene kötü bakarlar hatta bir erkek olarak giyimine , saçına başına ,rahat tavırlarına karşılık gey olarak suçlanmak gayet normaldir. Toplum tarafından erkeklerden beklenen pantalon , gömlek , klasik ayakkabı formunda kadınlara karşı öküz ve sokakta yengeç olmandır. 

(Geçen cuma günü , Düzce'de ilk defa gögüs dekolteli bir kadın gördüm. Aslında sadece gögüs çatalını gördüm ve yüzüm kızardı. Mübarek cuma günü böyle şeyler yapılır mı? Başımıza Düzce kadar taş düşücek şerefsizim.)

Dedikodu gırladır. Herkes birşeyler konuşur , birşeyler paylaşır. Ama paylaştıkları yegane şey onun bunun ne yaptığıdır. İnsanların konuşacak birşeyleri olmadığından böyle bir eğilim içerisine girmesi gayet normaldir. Misal Düzce'de 10 kişi tanıyorsam , beni 100 kişi tanır. Çoğu zaman beni tanıyan diğer 90 kişi kimdir diye merak etmiyor değilim.

Gece hayatı üç (rakam ile 3) mekan ile sınırlıdır. Ya birahanede oturup at yarışı izleyerek , arabesk dinleyerek 5 tlye biranı içersin , ya ne yaptığını bilmeyen ve Düzce'nin tek rock grubunu dinleyerek 6tlye biranı içersin ya da amcamın oğlunun djlik yaptığı clubta totalde 10 kişi ile 10 tlye bira içersin. Tabi ki akşam 12 olduğu vakit bal kabağına atlayıp evine gitmek şartıyla. 

Kalıcı Konutlar ve Düzce manzarası
(Lakin belirtmeden geçemiyeceğim , Kalıcı Konutlar - Bayraktepe gibi mekanlar da yok değildir. Alırsın 4 tl'ye biranı , açarsın istediğin müziği , takılırsın arabanın içerisinde karşında muhteşem Düzce manzarası)

Malum mekanların sahipleri , işletmecilik namına zerre bilgili değildirler. İlginçtir ki normal şartlarda 10 kişinin bulunduğu mekanda yapılan bir parti sonucu hatırı sayılır bir kalabalığın harul hurul dans ettiği bir konumdayken Dj'in yanına giden mekan sahibinin "Biraz slow şarkı çal , dans ederlerse para kazanamayız" diyerek partiyi sabote ettiği ve müşteriyi mekandan kaçırdığı tecrübeyle sabittir. 

Sonuç olarak ; Düzce , doğup büyüdüğüm , binimum bütün sülale bireylerimin ve çocukluk-ergenlik arkadaşlarımın yaşadığı nacizane memleketimdir. Bütün olumsuzluklara rağmen , belki de uzun süredir aradığım huzuru bulduğum , pastoral güzelliklerine taptığım , herşeyden öte kendimi evimde hissettiğim bir yerdeyim. İhtiras büyük ama sana olan sevdam çok daha büyük Düzce. Bunu bilesin!


P.s : Aşağıdaki videoda , Düzce Şarkısı eşliğinde Düzce Tanıtım Videosu mevcuttur. Es geçmeyin derim. Masterpiece!     
                             


                                          

1 yorum:

hcandemir dedi ki...

Sedat'cım Ellerine ve yüreğine sağlık. Bir şehir ancak bu kadar güzel bir dille anlatılabilirdi.Çok keyifli bir anlatım olmuş sonuna kadar okudum, tek kelimeyle harika :)Yeni yayınlarını sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Görüşmek üzere iyi bak kendine.

https://www.facebook.com/habay.07