25 Şubat 2008 Pazartesi

Yalın ve Pişik Düzce (Repeat after me)


Bu konu cok uç. Konsept yersiz eh biraz da densiz. Nereye ceksen gider mi? Gitmez. Orda mıh gibi yazılmıs duvara. Kim yazdı neden yazdı bilinmez. Zaten konumuzda bu değil. Konumuz onu oraya yazdıran sistem. Sistem sistem sistem siztem siz hepten siz tam siz siz siz sistemsiniz!.

Efdiler, beyler , karılar ; Düzcenin kosmopolit çehresi karsısında bu tarz grafitimsi arabesk sözler , yeğlemeler , hınklamalar , üflemeler , püflemeler naklen bos bulunan yer ve konum fark etmeksizin ne ile olduğunu hala cözemediğim bi şekilde oraya kondurulur. Sonrası kola , bacağa zaman zaman kalbe faça atan acılı gençlerimiz o yazılarda kendilerini görürler sandımca. Bi böbürlenme "Ahh ulan o benim işte , ahh ulan o karıyı ne sevmiştim , batsın mı bu dunya batmasın batarsa yazılar görunmez yazık olur" gibi cümlelerle alır başını gider. Bi nevi güç gösterisidir bu aslında. Yazıldığı duvarın konumu , yazı şekli , puntosu , rengi , açısı herşeyi önemlidir. Tabi ki kabile hesabı yaşıyan bu gençlerin kafalarındaki tabletler bizden farklı işlendiğinden zat-i normaller anlamaz ne ifade ettini sözlerin. Hususunda orda bir gövde yatıyor lakin gücü kacmış demek kalıyor bizlere eğer onlardan değilseniz sizlere.
Sözum ona çözülmesi gereken bir paradoks olmaktan cıkmıs başlı başına bir kültür olmuştur düzcenin yiğidlerinin yaşayışları. Ev göçmez , kervan konmaz. Ole bir sitatiko ki akıl almaz!. Ne gel ne git , gelsen de cabuk git. Düzce güven vermez ama Düzce Güvene güven git burdan. Amanda aman , amanda aman. Haydi bütün Düzce sing it one more time " Starbucks acılsın düzceye , gidelim 5 çayı içmeye!"

Hiç yorum yok: