29 Eylül 2011 Perşembe

Hiç Unutulur Mu Okul Yolları , Ha?

Okul sezonunun başlamasıyla birlikte , kondisyon tutma amaçlı yıllar yılı kaçak güreştiğim okul organizasyonuyla hakkaniyetle bir güreşe tutuldum. Bundan önceki senelerde , bünyemin nefs-i haz arayışı esnasında okul ve okulculuğu görece karşı bir bireyken , şimdi işi sıkıya alma eğrisime sıkı ve klasik bir detox muhabbeti eklenince hoş bir aydınlanma yaşadığımı extra info olarak vermek isterim. Bu yenilikci hayat yapımı hangi metaforlar üzerine kurmam gerekli sorunsalı bu eylemin doğurduğu ilk problem olma özelliği taşıması bir yana okul hayatı çok garip be ağğbi!

Farzı misal ; 3. sıra sütununda keyifli keyifli dersimi dinlerken hemen iki ön sıramdaki (tam olarak hocanın masasının karşısına denk düşüyor) bir birey , önceki derste yaptığını düşündüğüm dört adet kağıttan gemiyle -kuvvette muhtemel çocukluğun yaşadığı tranvalara verdiğim- gayet neşeli şekilde oynuyor. Hatta ve hatta ağır mühendislik duyguları depreşmiş olucak ki , kartvizitten her nasıl yaptıysa garip bir yelken organizasyonunu görece en büyük geminin üzerine monte etmeye çalışıyor. Ah be abicim , eyvallah iyisin hoşsun ama hayal aleminde yaşıyorsun. Fakat total olarak bu durumu ağır derecede destekledim ve hatta dersi dinlemeyi bırakıp şu yazıyı yazıyorsam (bu yazıyı yazdığımda dersteydim) bu ilhamı yapmış olduğun kağıt gemilerden aldım. Big up for you!

Aman Allahım bu nasıl bir kalabalıktır , bu nasıl bir populasyondur , bu nasıl bir kaos ortamıdır ki okulun kapısında oturacak yeri bulmayı geçtim ayakta durucak yer bulamıyorsun. Bu durumu aklımın en yüzeysel yerleri bile algılayamamışken , en büyük handikaptan bahsetmek istiyorum. Evvela okulun dış tarafında bilen bilir topu topu 4 adetcik masaya sahipken , bu hakikaten özel masaların rajonu bilmeyen yeni öğrenciler tarafından işgal edilmesi acayip kanıma dokunuyor. Sikerim okul heyecanınızı , bir saat önceden de okula gelinmez lan! Zaten yıllar yılı her geldiğimde rahatlıkla yer bellediğim bu masaların , büyük ama küçük denyolar tarafından kullanılmasına gönlüm razı gelmiyor. Ha , birde madalyonun öteki yüzü var ki en ağırı , en dramatiği ve en pisi. Şöyle ki , ayakta sabit bir şekilde sigara içmekten hiç be hiç haz alamayan ben , dolu masaların kurbanı olarak soğuk mu soğuk taşlara oturmak zorunda kalıyorum. Sigara içen bireyler iyi bilir ki , sabahın ilk sigaraları bağırsak fonksiyonları ağır derecede azdırır ve bu farzı misal sigaraları tutup soğuk taşlar üzerinde içersen vah haline! Patlamaya hazır bağırsak ayaklanması! (bağırsaklarımdan çok çektiğimi bir çoğunuz biliyorsunuz , bu patlamanın kuvvetini siz düşünün bkn: dizanteri) Gel gelelim asıl mevzuya ; eh be sikik denyolar , siz o masaları benim gibi özel durumları olan bireylere vermesseniz bu bok durumun ki hakikaten bok durumun cezasını çekersiniz! Bu size son uyarımdır ve bilesiniz ki soğuk taşlar üzerinde içtiğim sigaradan sonra o masaların etrafında fır fır döneceğim. Aklınızı alacağım , aklınızı almakla kalmayıp içinize nüfus ediceğim. Sanırım bunu da büyük bir keyifle yapıcağım. Nihöhöhaha! Biline ki bütün bu yaptıklarım efektif eğitim için Nihöhöahahaha haykt tüğ!

Herne ise kesiyorum , kestim!

Okul Yolları Playlist

1) Work Drugs - Third Wave
2) Dimlite - Can't Get Used to Those (Afterlude)
3) Fama Eightyseven - Moon
4)
Fama Eightyseven - Dance of Memories
5) Figure and Cas One - Doomsday

Hiç yorum yok: