3 Şubat 2009 Salı

herneyse , ben zaten andiro-it-im

Kaza kaza dibine inilicek kuyu bırakmadık şu dünyada. Sonra sonra stabil bi hayata kavuştum. Mutluyum. Nimetlerim var. Yararlanıcak envai çeşit askerlerim var. Durdurak bilmeden etrafımda akıp giden bir hayat var bana inat. Erişilmesi güç bir yaşam seçmek dediğin nedir ki?. Bırak aksın gitsin parmaklarının arasından , sen sadece hissetmeye çalış umarsızca sürtünmenin getirisini. Ya sonra ne olucak diye sor kendine tekrar tekrar. Olmadı bir yere çakıl kal , uzamaya çalış. Uzadıkça daha elastik ol. Daha da savrul sağa sola seni savuran rüzgarla. Elinden tutmasını bekle bir hazinenin. Değer biçilsin sana , o değere göre yaşa. Kimsenin seni satıl almasına izin verme , yegane kişiye ait olduğunu hisset ve bil. Endekslendiğin kişinin kölesi ol , onun da senin kölen olmasına dikkat et. Farklılık kat ama farklı olma. Kendin ol. Ona uy. Oyuna gel. Oyundan çıkma. Zaten bu bir oyun.

Demeye kalmadan , yapılabilicek şeylerin dolmasını izleyenler varmış. Dolar geçer , yeni şeyler yapılır. Olaya renk katılır. Kovalanır , bulunur. Kan kırmızı tekrar hissedilir. Olurken bunlar kazanılır hazine tekrar tekrar.

Aidiyet denen şey bu olsa gerek. Bıkmadan usanmadan hazinen peşinden koşmak...

Hiç yorum yok: