31 Ocak 2011 Pazartesi

bodozlama vs. hız


It's beginnin' , slowly but it workz.
*Bugün sinirlenmek elde değil , bireylerin hızına anlam verememek aslında ateşi yakan metefor.
Bu durumda söz konusu olan kişisel mutlulukları peşinde koşan minimalist kafaların , aslında içinde çok ağır sağnak yağmur durumunda şimşeklerin çaktığı kesin.
Bizim bildiğimizin dışında kontrol edilebilme yetisi gayet işlevsiz , bir o tarafa bir bu tarafa savrulup gitmek pek normal karşılanır havası esiyor alelade.
Bu esinti ile belki ufak bi titreme giriyor bünyeye
sonrası gene hiçlik gene satır başı.
bu döngünün altında ezilen ve ruhunu şeytana kiralayan sırf sonuç bölümüne gelebilmek adına.
ya sonra demekten bıkmış , vaziyetin ağırlığı altında ezilmiş bireylerin satın aldığı mutluluk.
çalışmaz.
zaten bizim meselemiz değil.
*şimdi bu hız olayı
*banane.
*ben zaten yeterince hızlıyım.
*ama bu mantalite bir noktada tıkanıp kalıyor.
hız aslında getirdiği huzur başka bir kenardan çekip almayı çok iyi biliyor.
*çünki o sandığımızdan daha hızlı
*ve geçerli.
*o işini biliyor
*ama kafaların yükselip arşa değmesi ile doğru orantılı olarak akıllı.
ben hızlıyım arkadaş.
*benim derdim kendimle.
*dibinde 3 parmak kalmış ice tea kadar sıcak ve sevgi doluyum.
*hoba.
*başa döndük dimi abi?
**bitti lan sanırım*
*ben bi bok anlamadım
sen anladın mı?

17 Ocak 2011 Pazartesi

Arabesk Kültürü Meseleleri


Nicelere göçen büyük kültürün külleri arasından sesleniyorum sizlere. Evvela çocukluktan gençliğe geçiş aşamasında en ateşli dönemini yaşadığımız bu dönemi unutmak elde değil. Hala kulaklarımda çınlar , hala nefesi kulağımın tam arkasındaki denge noktama ufak ufak tokat atar. Lirikal anlamdaki krallığı hiçbir zaman kimseciklere kaptırmaz , keza o dingindir keza o acılıdır keza onun kalbi kırıktır! Sorarım size , hangimiz bu tarz duyguları geniş bir zaman yelpazesinde dominant şekilde hissetmedik ha?

Müzik duygu işidir bilader. Hatta duyguların en hat saffada yaşayan halidir. Gerek lirikal bütünlük gerekse de melodik bazda hedeler arasında bir köprü kurup taaa içerlerde bir yerlerde içimizin cız ettiği "ah ulan - vah babam" dediğimiz durumların , aslında dinlenen şarkıyı ne denli sevdiğimiz ile doğru orantılı olduğunu biliriz. Anadandoğma düşünülürse "dram ve aşk" müzik olayının büyükce bir alanını işkal etmeye dursun , gayette bu hadise şöyle veya böyle bize mp3 şekilde iletilmiştir. Bu nasıl olur ; herhangi bir müzikal alet veya aletler üzerinden sazlı-sözlü bir şekle bürünerek dinleyiciye sunulur. Şimdi , bu farklı kanallarda alınan duyguyu içerlerde bir yerde temaslar kurarak bir anlam kazandırıp alışverişi sonlandırır , eyvallah. Lakin ikinci aşamada bana verilen bu duyguyu ritim veyahut lirikal veyaveya ikisinin bir arada bulunup geldiği düşünülürse , bu noktada farklı bir kanala transfer oluruz.

Müziğin temelde nasıl işlediğini bildiğimize göre , bize bu bütünlüğü en iyi şekilde ifade edebilicek tarzı seçme ve o kanalda ilerlemek kalır. Bu noktada arabesk kültürünün ne denli ağır ve geçerli bir husus olduğu minimali üzerinden konuşmak gerekirse ; lirikal anlamda arabeskin üzerine çıkabilen herhangi bir durum söz konusu mudur? Bu lirikal hadiseleri gerek yaylı çalgılar bütünlüğü gereksede acılı-kaypak soundlu saz ekibi , kanun çart curt ile birleşince oluşan harmoninin üstünde bir orkestrasyon mevcut mu? Bütün bu soruların cevabını aradım yıllarca ama sonuç her zaman tekdi. ARABESK DUYGULARIN EN SALT BİÇİMİYDİ! Kim ne derse desin , ne anlatmak isterse istesin bu benim için değişmeyecek bir norm haline çoktan dönüşmüşidi. Bu noktada ; benim için türkçe müzik , arabesk ile eş tütülür bir konum haline gelmiş bulunup , şayet güzelim türkçemiz adına bir şeyler dinleyeceksem bu kesinlikle arabesk olur kafasını yakalamış durumdayım. Olayım bitmiştir , bu defterde çoktan kapanmıştır bilader!

İşin bir diğer ağır rizikosu da , küçükken kafamın içine mıh gibi yazılmış arabesk parça arşivini nereden aldığımı düşününce oluşmaktaidi. Küçük bir flashback hadiselerinden sonra , güzelim Düzcenin binimum bütün berberleri , marketleri , kafeleri , okul servisleri , fırınları ve daha nicesinde her daim arka fon müziği olarak Cengiz Kurtoğulları , Müslüm Gürsesler , Orhan Gencebaylar , Kibariyeler , Güllüler ve daha nicesi çalmaktaidi. Şimdi şimdi kafamdaki arabesk müzik arşivim ile gurur duyar olduğumu belirtip , hemen hemen her şarkıyada eşlik etme abilityim olduğunuda söylemek isterim. Bu çoğu zaman komik bir hadise olarak gözlensede , bireylerle olan ilişkilerimde her zaman pozitif bir unsur olarak ele alınacaktır. Daha geçenlerde bindiğimiz takside , İmbat Fm kafasına çoktan girilmiş ve radyoda çalınan "Müslüm Gürses - Esrarlı Gözler" adlı parçaya eşlik etme eğilimin sonucu taksicinin bana bakarak ufak bir şok yaşaması hala gözlerimin önündedir. Keza arabesk insanları birleştirir , sosyalleştirir!

Sonuç olarak gözlerim , şayet bir acınız , bir kederiniz ve bir derdiniz varsa ilacınız her daim arabesktir! Bundan ziyade hopçiki pop kültürü altında ezilen bireylerin kifayesiz ve boş duygusal arayışlarını arabesk ile bulacakları garantisini de vermekteyim. Arabesk candır , kraldır! Doğru yolu tez vakte bulmanız dileğiyle moruklar..

Unutmadan unutulmazlar (U.U) : Bu meseleye bir adet illüstrasyonik kompozisyonu ile destek olan Hatice Kardeşimizede ayrı bir teşekkürü borç biliriz. Hızlan!

12 Ocak 2011 Çarşamba

Post-Pasifizm

Tevekkel adamız. Herşey olduğu yerde duruyor diye düşünür , o şekilde bütün meseleyi özümseriz. Evvela bünyedeki bütün rahatlık rahiyasıda buradan gelmektedir. Bu rahatlıkta bir şekilde karaktere oturmuş ve ortamlarda sıfatımız rahat bireye çıkmıştır. Burada bir yanlış yoktur , işin aslı da budur. Öyleyim , rahatım ama bir şeylerin peşinden koşmayıda ihmal etmiyorum.

Bu rahatlığın bir sebebi olmasada bir sonuçu mevcuttur ki o da pasifizmdir. Pasifist olmak kendimi herşeyden pasifize etmek olarak algılanırsa yanlış olur. Bilakis herşeye parmak basan , sorup soruşturan , inciğine cinciğine kadar özümsedikten sonra bir karar varıp sonra ya aktif ya pasif bir konum tutduğumu söylebilirim. Zaten kalifiyeli pasifist olmak için bu tarz bir sağduyu gereklidir. Pasifist birey , dünyayı analatik bir şekilde yorumlayabilmeli ki her boktan çıkardığı pozitif unsurlar ile negatif unsurların üzerini örtebilmelidir. Bu örtme sonuçu ise elde kalan durumun yüzdeye vurulduğunda pozitif bir unsur olduğu görülmeli ve "boşver abi , chill" kafasına girilip iç huzur yakalanmalıdır. Örnek vermek gerekirse ; etrafta gerçekleşen onca negatif durum sonrası insanın küçücük ufacık sereserpe hayatında bunun etkisi hallice negatif olarak görüldüğünden , bütün dünya işlerini bir kenara bırakıp "Zaten bunların benimle işi olmaz abi , banane" demek büyük bir pasifizm unsurudur. Dünyada o kadar çok mesele meydana geliyor ve bu gelişen meseleler sistematik bir düzen içerisinde sürekli birbirini etkiliyor ki neresinden başlıyıpta bu hususları anlamlandırabilirim çabası gerçekten çok boş ve baş ağrıtan bir kaygı haline dönüşüyor. Bu durumda en iyisi bütün bunları görmezden gelip , birinci sosyal ortamında gerçekleşen hususlara odaklanıp anlamlandırmak daha az yorucu ve keyifli bir hal alıyor. İşte bu noktada pasifizmin bir diğer incisi positifizm devreye giriyor. Birinci sosyal çevrene aşılayabildiğin kadar pozitif aşılayıp sana bunun pozitif şekilde dönmesini beklerken pasif bir tutum belirlemek mutlak bir mutluluk arayışının ilk aşamasını oluşturuyor. Sonrası zaten , bu tutumun meyvelerini toplarken buluyor insan kendini. Verdiğini almak ve sessiz kalıp herşeye "eyvallah" diyerek bir çok durumdan kaçıldığı ve kaçıldığı kadarda durumlardan bir fayda koparıp mutlu olunduğu gözlemleniyor. Herşey bu kadar basitiken , insanların neden karamsarlığa düşüp sürekli ağlak modda olması veyahut nasılsın sorusuna "Sorma abi sanırım minor depresyon yaşıyorum"cevabını vermesini benim aklımı bulandıran bir durum halini alıyor.

Fakat , pasifist olmak için işin özünde barış yanlısı olmakla bütünleşmiştir. İşin ana minimali "No war , just love!" şeklinde ilerlemektir. Sizlere bahsettiğim iç barışı sağlama yöntemi post-pasifizm olarak taglenebilir. Keza günümüz dünyasında savaşlar ekonomiyi ayakta tutmak için bir amaç olarak kullanılır hale gelmiştir. Buda kendisini kaçınılmaz ve mecburi bir husus haline dönüştürmüştür. Kişisel görüşüm , savaşlarıda bir kenara bırakıp görmezden gelmektir.

Post-pasifizmin içerisinde bir takım farklı dinamikler barındırdığını söylebiliriz. Sürekli "high" bir konumda olunup , hayatı o kafadan yorumlayabilmek (yorumlayamamak) insanı ister istemez bir çok olay karşısında yorum üretme isteğini ortadan kaldırır. Bu durumda insan 5 yaşındaki bir çocuğun perspekfinden dünyaya selam çakar. Keyifli ve eblek bir durum olmasına karşın bir çok sorumluluk duygusuda bu durumun yanında hediye olarak sunulan negatif unsurlardır. Fakat bunları dahada "high" konuma çıkarak daha bi pasifize olarak üstesinden gelmek mümkündür. Bu doğruda düşünürsek , high olarak bir çok negatif durum çözülebilir fakat yanında çözülemeyen durumlarda peydahlanır ki bunlarda daha çok yukarı çıkılarak çözülür. Sonuç olarak en yukarıdan dünyaya bakıldığında bir bok görülmez. İşte o boşluğa çıkan insan evladı pasifizmin doruklarında yüzen bir devenin suratındaki gülücük kadar masum ve bebek tenlidir. Klas bir kafadır ve eşi de benzeri de yoktur. Am i Right?

Pasifizm ana hatlarıyla stres kaygısı güden insanların çıkar yolu üretmek adına uğraştıkları ve yoluna asfalt döşedikleri bir oluşumdur. Görüldüğü üzre pasifist olmak kolay iş değildir lakin eğer pasifist olunursa mutlak rahatlık ve sonrası mutlak huzuru yakalama garantiside mevcuttur. Denenmeli ve arzulanması şiddetle tavsiye olunur.

2 Ocak 2011 Pazar

Bakliyat Awards 2010 : Best Tracks

NIVA – Ghost in my head
Midnight Juggernauts – Vital Signs
Deerhunter – Helicopter (Diplo & Lunice mix)
Dunian – Where is the problem
Tamaryn – Love Fade
John Roberts – Ever or Not
Skream – give you everything
Dimlite – Can't Get Used To Those (Afterlude)
Miami Horror – Echoplex
UNKLE – Follow Me Down (feat. Sleepy Sun)
Caribou – Sun
Surfer Blood – Harmonix
Coyote Clean Up – DOWNHILL EXPRESS
The Black Keys – Tighten Up
Arcade Fire – The Suburbs
Holy Ghost! – Say My Name
Gold Panda – You
Warpaint – Billie Holiday
Darwin Deez – Constellations
Soft Powers – Mary Never Sings Our Songs
j. irvin dally – wild things
Lorn – Cherry Moon
Toro y Moi – Blessa
Pantha du Prince – Lay in a Shimmer
Tame Impala – Solitude Is Bliss
C.R.S.T – Cervantis Riddim
Magnetic Man – Perfect Stranger (ft. Katy B)
Twin Sister – All Around and Away We Go
Nero – Innocence
yuk. – adept-ation for DEV
Shit Robot – Take Em Up
Duck Sauce – Barbara Streisand
Porcelain Raft – See Through
Hurts – Better Than Love
Underworld – Bird 1
Twin Shadow – Slow
Bonobo – Black Sands
Gonjasufi – Ancestors
Emalkay – When I Look At You
Axel Boman - Purple Drank (Original Mix)
Architeq - Birds of Prey

Bakliyat Awards 2010 : Best Music Video

Arcade Fire - The Suburbs

Arcade Fire - The Suburbs from Merge Records on Vimeo.

Baths - Lovely Blowflow

Baths - "Lovely Bloodflow" from anticon. on Vimeo.

Nosaj Thing - Us (Jon Hopkins Remix)

Nosaj Thing "Us (Jon Hopkins Remix)" from Alpha Pup on Vimeo.

Gold Panda - You

You // Gold Panda from Aly Spengler on Vimeo.

Coyote Clean Up - Downhill Exxxpress

DOWNHILL EXXXPRESS - COYOTE CLEAN UP from rob heppell on Vimeo.

Flying Lotus - Zodiac Shit

Flying Lotus - Zodiac Shit from la 3e heure! on Vimeo.


UNKLE - Follow Me Down (feat. Sleepy Sun)

UNKLE - Follow Me Down (feat. Sleepy Sun) from UNKLE on Vimeo.

Dibiase - Skullcrack

Dibiase "Skullcrack" from Alpha Pup on Vimeo.

Gold Panda - Snow And Taxis

Snow And Taxis from Gold Panda on Vimeo.

Shabazz Palaces - Belhaven Meridian

Shabazz Palaces - Belhaven Meridian from Sub Pop Records on Vimeo.