29 Mart 2008 Cumartesi

Flora Sen Aslında Florsun!

Son olayların azizlimidir yoksa icimdeki meryem ananın katıksız gercegimidir bilinmez , cok üzülüyorum. O kadar ki korkuyorum ağlamaktan , sonrada kendimi torbacının kollarına atmaktan. Yapay seyler ne kadar yardım eder , ne kadar tatlı sarılır ve okşar ruhumu bilmiyorum ama istiyorum. Kör kütük bağlıyım... Çizilen bir yol ve sonunda bi kazanın icinde kaynayan bir ciger görmektense , bi nefes temiz tamemen naturel bir o2! Başımı döndürse , beni alıp köyümün dağlarına cıkarsa ve sonra evet sonra cımbızla tuttugu sacımdan beni bi gusel sallasa... Kendime gelebilir miyim?
Gelsem. Biraz kaçamak , bi gülüş. Bi beyazlık iniyor gözlerime.
Ayan beyan ayılsam...
Ayılmaya kalmayıp bir tokat yesem suratıma.
Bida bayılsam , tekrar bayılsam...
Zevkten bayılmak nasıl birşeydir acaba?. Bilen biliyor zaten sonrasında kendini atıyor köyümün dağlarından sarp ucurumlardan. Nedir bu sırrın önemi? Nedir bu -hayatın önemi-?
F*ck!!
Konsepte aykırı yazılarıma , kendime , icime , icinde bulunduğun ortamın lutfuna! Sarılın ulan bana!
İtfaye hortumundan gül püskürttüler üstüme , kaçamadım zaten kaçmak istemedim. Durağanlaştım...Piyonum fazlasından cok icmişti!

Hiç yorum yok: