26 Şubat 2011 Cumartesi

Salladım.



İnceden inceye fotoğraf makinesi isteme durumu ile baş başa kaldığımı belirtmem gerekir. Özellikle son birkaç aydır değişen statikoları bir güzel arşivleyip , ah-vah gene experimantel tripler ile bezenmissin Hindicim demek baki kalmalı idi. Ama hala birşeyler için geç değil. Evvela kimsenin benim olduğunu bilmediği tumblr adresi ile ufak çaplı bi populerite kazanabilirdim diye düşünmekteyim. Hakikatli ve saçma sapan geçen bu dönemin yahnisini yemekte , beni tanımayan bilmeyen ama gördükleri karşısında evvela pek eğleniceğini düşündüğüm şeyler ile karşı karşıya kalan denyolara kalıridi. Ha keşke onlardan biri ben olsaydım. Ama olamam. Çünki ortada fotoğrafa yönelik hiçbir bok yok ve ben kendi kendimi tanıyorum. Üzülüyorum. Bu kadar kısa ve mantıksız paradokslar kurup çürütüyorum. Zaten bu paragrafı yazmam başlı başına bi saçmalık. Oy.

Şu an bira içmekle ile meşgülüm. Bir de yürürken kendimi çok sosyal hissetiğimi keşfettim. Ha sanırım yürürken çok fazla şey düşünme gibi bir yetiye sahipmişim bunu da kestim. Benim sürekli yürümem lazım abi. Yürümessem düşünemiyorum. Bu focuslanma olayında ağır bi terapi olduğunu düşünmekteyim. Koşarsam nasıl olur diyede merak etmiyor değilim. Ama şu durumda 50 metrelik bir depar sonucu yere yığılıp kalmam olası. Zaten hindiler kısa depar uzmanlarıdır. 10 metre koşarım sonra mola veririm. Gulugulu edalarıyla ona buna saldırırım bu depar esnasında. Fakat kimsenin olmadığı ortamlarda koşmayı yeğliyorum. Misal salondan tuvalete kadar depar atıyorum ara ara. Komşuların evde hindi beslediğimi düşünmelerini istemediğimden gulugulu olayını bi kenara bırakıyorum. Malum yönetici extra fazla ödenmeyen apartman aidatları ile ilgili tehtitlerini evdeki sesleri kısmamız şartıyla sineye çekiceğini belirtti . Bu durumu hala idrak etmiş değilim. Zaten bu apartmanda çok farklı şeyler oluyor , hissediyorum. Fakat bir hindiye yer olmadığını ancak ödenmeyen aidatlar sonucu öğreniyorum. Sırf rahat bir şekilde gulugululamak için apartman aidatının 4te 1ini ödemeye karar verdim. Sanırım bu beni 1 ay için rahatlatır. Bu süre içerisinde de transformaze olup başka bi hayvana dönüşme olasılığımı düşününce mantıklı bi kararmış gibi duruyor. Sesinin yankı yapmadığını bildiğim ördeğe dönüşme gibi bir eğilim içersindeyim inceden. Bakalım zaman neyi göstericek. I can transform ya!

Şu an sigaramı yaktım. Sosyalleşme konusuna takmış vaziyetteyim. Geçenlerde K.parkın nacizane sütlü çay konusunda expertleştirebildiğim kafelerinden biri olan "Cafe Paris"de otururiken , Yan kafede mevcudiyeti bulunan muhabbete ister istemez kulak misafiri olurken buldum kendimi. Evvela suratına bile bakmaya tenezzül etmediğin denyonun tekinin masadaki diğer bireylere zencilerin sosyolojik evrimleri hakkında verdiği bilgiler beni ağır örseledi. Daha yeni seyrettiği bir filmden alıntılar ile kişisel perpektifini ortaya seren bu durum aynen şöyle cereyan etti ; "Abi geçen bi zenci filmi seyrettim. 70lerde 80lerde geçiyordu. Zenciler eskiden zekiymiş lan. Öyle yo yo yo demiyorlarmış ahahahahah. Böyle ne mücadele etmişler ne savaşlar vermişler hatta o ara kitap okuyorlarmış falan ahahahaha. Hani özgürlük mücadelesi vermişler ya işte ondandı bu zenciler. Çok güzeldi abi ya." Çok fazla irdelemek istemedim. Derinliklerine inince anlattığı durumun paternleri hakikaten büyük bir kaosun sadece görünen denyosal yüzüydü. Sütlü çayımı içmeye devam ettim.

Inception filminin ana meselesinin Paul Auster'in "Karanlık Adam" adlı kitabından çalınıldığını düşünüyorum. Yakıştıramadığım ki şaşırdığım bi mesele oldu son zamanlarda. Ama kitap bi şahane bu arada , okumanızı tavsiye etmekteyim.

Nicolas Jaar "Space is Only Noise" albümü daha şimdiden 2011in en büyük albümü olmaya en büyük adaydır gözümde. Radiohead ile aynı zamanda release edilmesine rahmen ezici bir şekilde Radioheadi solladı. İster istemez yaralandım. Gerçi tabi çok fazla Radiohead dinlemek istememenin de bunda etkisi büyük o ayrı. Neyse ne lan , albüm şahane. İsteyen de buyursun BURADAN indirsin.

Hazır müzük demiş iken ; 8tracks adlı sitede ufaktan atılım yaptığımı belirtmeliyim. Uzun süredir dinleyici formatında takıldığım siteye üşenmeyip aktif bi şekilde mix olayına girip , evimin dışında bulunduğum her ev ortamında müzikal durumu manipule etmek adına çok verimli bi işe imza atmış bulundum. Keza ev dışında da rahat müzik dinleyeyim diye facebookta sürekli video paylaşma zorunluluğundan feragat etmiş bulundum artık rahatım. Belirtmeden geçemiyeceğim , hakikaten çok keyifli mixler mevcut ki hızlanmak isteyenler buyursunlar.

http://8tracks.com/bakliyat

Hiç yorum yok: