19 Ağustos 2011 Cuma

Başımdan bir Alaçatı geçti.


Evvela yaz tatilinin başlamasına mutakıben geçirilen dizanteri hastalığı sonrası istikamet doğru Düzce olmuşidi. Görece pek keyifli geçirdiğim ve pastoral güzelliklerine nacizane aşık olduğum memleketimde kafamı toparlama çabaları içersindeyken bırakalım kafa toparlamayı düşüne düşüne ve hatta takıla takıla kafayı bir topaç misali dragonun ağzında döndürdüm durdum. Bütün bunlar olurken Alaçatıda benim için bir yol çizilmeye başlanmış ve hatta ansızın gelen bir telefon ile 2 gün içerisinde nerede ve nasıl şartlar altında çalışacağımı bilmeden soluğu Alaçatıda aldım. Sonra sonra rüzgarı ile meşhur ilçemiz Alaçatının rüzgar sörfü alanında binbir entrika arasında konuçlanmış pek keyifli restaurantımsı , barımsı , kırahatanemsi bi mekanda çaycı , frozıncı , kahveci , frappeci ve hatta sıkma portakal sucu olma başarısının yanına birazcıkta mojito ve bira şekli ekledim. Bütün bu ability edinme işi yanında yeni düştüğüm ortamda yer etme çabalarım , Alaçatı insanın dünyanın en garip ve en köylümsü modern insanı kafasını kırma ve içerlerde yer etme isteği ile bütünleşti lakin bu enerji , saçma Alaçatı insanı kafasını aşmak için 1 ay bekledi. Ha o zamana kadar tabi ki etraftaki insanlar ile pek pozitif ilişkilerim oldu ve hatta keyifli dostluklar edindim. Lakin tekrar belirtmeden geçemiyeceğim , Alaçatı insanı mental olarak bünyemi çok yordu. Kendilerini betimlemek ve bir kalıba sığdırmak isterim ama benim gibi bir insan bile bunu yapamıyacak bir aptallığa o dakika itilir. Unknown stupid walking dead!

Herne ise , Alaçatıya indiğim ve hatta çalışmaya başladığım ilk dakikadan itibaren yoğun olarak hissettiğim tek şey var ise bu da artık aptal bir insan olduğum kanısıydı. Ciddi derecede hissedilen insan iletişimi sorunları , cümle ve hatta kelimelerin ağızdan çıkamaması , kekeleme ve boş boş muhabbet eden bir insan olma durumu bu tezimi destekleyen mevzulardı. Hayatımda hiçbir zaman olmak istemiyeceğim bir insan konumuna gelmemi kabullenmeye çalışmak zaten yarım olan aklımın kalan enerjisini haklı şekilde sömürüyordu. Tabi genel durum bu kadar negatif şekilde seyretmese de pozitif durumun akışkanlığına büyük bir ket vuruyordu. Sonra sonra hayatında fiziksel işlerden büyük bir kıvraklıkla kaçan nacizane ben , belkide fiziksel eforun buram buram hissedildiği bu işte çalışmayı en başından kabullenmemeliydi. Fakat denendi ve bence hakkaniyetli şekilde de yapıldı ama tabi ki çalışma ortamında mevcut olan bazı negatif hususlar sonucu ilişkiler bozulmaya başladı ki o noktada zaten İzmirde mevcut olan ev kapatma işi ile bütünleşen bir bahane silsilesi ile işten ayrılmak ve kovulmak arası bir mevzu ile Alaçatıdan uzaklaşıldı.

Üst tarafta aylardır neredesin sen yahu ne yaptın ne ettin diyen arkadaşlara açıklayıcı bir yazı formatında olsun istedim. Spesifik mevzular yüzyüze anlatıcak formatta lakin ana hatlarıyla mevzu budur.

Şimdi bu iş işleri bana ne öğretti

*Yıllardır bizans oyunlarıyla bulaşık yıkattığım , temizlik yaptırdığım insanların ahı gani gani çıktı. Bulaşık makinesinden çıkan bulaşıkları durulamaktan , paspas atmaktan ne biliyim binimum mutfakımsı organizasyonlardan ağzıma sıçıldı. Ha artık bu saatten sonra ya bulaşık yıkasana diyen bireylere en büyük bahanem bu olucak , sakın böyle bir istekle gelmeyin götünüzden şişlerim!

*Şu zamana kadar en çok böbürlendiğim hususlardan biri olan istersem herkes ile kısa sürede iletişime geçip samimi olurum savı Alaçatı insanını tanımamla duman oldu. Farkettim ki beterin beteri varmış , nasıl bir insansınız siz bak hala daha anlayamadım.

*Tatilimi bedavaya getirdim evet bunu yaptım hatta inanılmaz hatta über keyifli bir yerde kaldım ettim lakin paran olmayınca bu işlerden tat almakta zorlaşıyor. Ama tabi şanssızlık Alaçatı gibi parlayan zengin kuşağının en nadide yerine düşmem ama olsun gene de her daim hızlanmasını bildik.

Yahu ne uzun bir yazı oldu yahu yahu dedim durdum şu dakika. Zaten üzerimdeki aptallığı hala atabilmiş değilim. Allah ki yardımcımız olsun bu kafa açılsın içine zibille kafası çalışan zebra hücreleri dolsun. WHOA!

Hiç yorum yok: