22 Ocak 2009 Perşembe

tantum vol.2

Lakayıt ve gereksiz bir tanısma sonucu düzeylerini bile ölcemedigim insanların fantastik ogelerle kendilerini kolajladıgı hissedince kucuk bir tebessumle terketmiştim kimilerine gore alice harikalar diyarı kimine gore rutubet kokusunun ele gecirdigi ufakcık odayı. İlk tepkilerimi ölcmeye kalkısmamam silik bir tanısma olarak sevişmemizin cok kısa ve tutarsız olmasından ileri gelmişti. Ama bunye arzularına ket vuramıyordu. Damlarlar ivmesini yakalamıstı ust uste gelen kucuk ve kokusmus hayatın artıkları. Ve düşündü. Belki kinayeden belki de bir anlık kaygan zeminde amuda kalkma isteginden midir bilinmez kosarak ezcane yolunu tuttu. Artık betimlemerden arınmıstı bunu eczacıya sordugu yaban "bir kutu Tantum alabilir miyim?" sorusuyla daha da hissetmişti. Artık tekti ve cıplaktı elindeki tantumun transparan derisi altında. Gülmek istedi kendine ki güldüde icinden hunharca. Artık pimini cekme istegi sevdicegiyle birleşmeyi arzulayan dudakların kırmızılıgından daha canlıydı. Cekti pimi. Agızda bonibom hissiyatı veren kucuk beyaz tabletler. Kucuktuler ve sadece 10 kişiydiler ama titriyorlardı boğazdan geçişleri anında. Hitlerin tantumları... Bir an önce kafa olması isteği... Öncelikle Hitleri görmek istiyordu. Sadece 1 dakikada köprüyü yıktırmıstı bu adam askerlerin barut dolu ayakkabıları. Fitili ateşlemişti ve "Boom!" kopruden gecerken patladı barut ayaklar... 1 saat ve bir yutkunmayla başladı tükenmeye. Ya sonrası diye dusundu? 1 saat sonrası... Delilik anı... tik tak sesi cok silik...tınısını kaybekten yana ,biraz kapalı ama biraz kaçık! Sonrası keşmekeşin başlangıcı, biraz insafsız ki densizliği üstünde durmadan ve kesintisiz soruyor ; tukenen ben miyim yoksa mide suyuyla sevişen 10 kucuk tabletin emisyonu mu?!.

Birden sağa donuyor!Ve Isıklar... Artık eskisi gibi asılı kalmıyorlar!..

Hiç yorum yok: